7 Haziran 2009 Pazar

Kendi Gölge

Bir dolu, bir yarı
Bir ay besliyorum evimin balkonunda.
Gidiyor, geliyor. Seslenmiyorum.
Gidiyor, batıyor
Doğuyor, geliyor
apartmanların çatılarından.

Gelecek bir gün, bekliyorum.
Alışacak buralara. Apartmanlara.
Bir dolu gibi, birçok boş.

"Nedir bu durum
onca yer gördüm, böyle kananını görmedim
gölgelere.
Gölgelere.
Gölgelere."
Diyecek. Gelince.

"Benim islamım sensin
Senin yüzün gölgen hürmetine
koca güneşi bunca günah saydık.
Bunca günü, açlığı, kanı
senin hesabına yazdık.
Bir sır ver, çok mudur?"

Diyeceğim.

"Bir sır ak, apaçık:
Bunca methiyeyi siz,
töreyi, geleneği
bana değil
kendi gölgenize yazdınız."

Değerli Defter

Berna'ya

Dostum, korkmuyorum
aramızda olanlardan, olmayanlardan,
unutuşlardan, kopuşlardan,
güzel hatıraların yalnız fotoğraflarda kalışından.

Ne kadar uzak da kalsak
ne kadar sessiz de olsak
az değil aramızda
bir geçmiş uzanmasıdır bahsettiğimiz.
Sinirlenip, yırtıp atmaya benzemez
bir mektubu.
Değerli bir defterdir artık aramızdaki.

Dostsun, paylaşmışız zamanında yüreğimizi.
Yerine yenisi konsa da geçmiş zamanın,
her gün yeni biri gelse de önümüze,
o parça senin değil artık bendeki
sendeki de benim değil.
Kopunca kanayan
eksildikçe küçülen
büsbütün bir yürek artık
bizimkisi.

2 Haziran 2009 Salı

Asi Bok

Bir parça bok, harekete geçirir
oturtmaz sandalyesinde
babasından azar yemiş de içine yutmuş
dünya yükü bir ergeni. Bile.

Zombilere inanırdım eğer
bir biliminsanı
hala kakalarının geldiğini söylese
ölülerin.

Bir gün daha tana erermiş
gübreyle mezardaki kemikler yeşerirmiş.

Şimdi bol yağmur gerek.



Tartışmaya buradan.

1 Haziran 2009 Pazartesi

Uslu Çocuk

Bir yol ver, gözünü seveyim!
Onca zaman boşuna mı taşıdım bir sırt dolusu yükü.
Adımı utandırmadan yürümek kolay mıydı
sanıyorsun yürümek, adım adıma.
Bir çekil, rahatla, seril.
Bir ser ver, yüzüm suyu hürmetine.
Bir kez de sen ver!

Bir şiir okudum dün, karanlıktan çıkan
Özel'den özel, düşünmeden ilk defa
böyle çıkar mı ki karanlık benden
dökülerek kendi yatağında.
Aklımdan bu uslu çocuk
yürür gider mi, biter mi
artık heyhat
demeden.

Bir kez de sen konuş haydi,
allahını da severim!
Düşünmeden akla düşen, bir kez.
Bir hücremi daha öldürmeden böyle,
olur ya, kendiliğinden. Yol bulamam
sen yol vermeden.

Bu uslu çocuk, çoluk çocuk
yürür gider mi böyle?